Sınıfta kaldılar!
Hükümet Elazığ, Malatya depreminde sınıfta kaldı.
Hükümet Elazığ, Malatya depreminde sınıfta kaldı!..
Elazığ ve Malatya depremi sonrası bölgeye bireysel ve kurumsal yardım kampanyaları başladı. İnsanlar akın akın güçleri yettiğince elindeki imkanlarla yardıma koştu.
Kızılay’ın başkanı Kerem Kınık depremin ardından dakikalar geçmişti ki; sosyal medya hesabından 10 TL. karşılığında yardım çağrısı yaptı ve büyük tepki topladı. Kısa süre sonra tepkiler üzerine twitini sildi.
Neden mi? Çünkü KIZILAY 7 milyon 825 bin USD bağış tutarını ENSAR VAKFI’na yurt inşaatı için muvafakat etmiş. Her ne hikmetse depremzedelere yardım edecek parası kalmamış!
Biz ENSAR VAKFI’na yurt inşaatı yapılsın diye vergi ödemiyoruz. Biz Kızılay 12 bin Dalar’a yalı kiralasın, denize karşı kahvelerini yudumlarken afet önlemleri alsın diye vergi ödemiyoruz.
Biz “Kızılay yöneticilerinin maaşları dört yılda % 461” artsın, halka da 10 TL. bağış twiti atsınlar diye vergi ödemiyoruz.
Biz soruyoruz” benim paramı ne yaptın?
Yardım paralarını ihtiyaç sahiplerine değil de iktidar vakıflarına peşkeş çekenler hakkında soruşturma açılıp hesap sorulmalı.
Kızılay çadırları nargilesini tüttüren Suriyelilere değil, vergisini ödeyen depremzedelerimize tahsis edilmeli.
AKP yandaşı Ersoy Dede: ‘Deprem vergilerimiz nerede diyenler kötü insanlardır” demiş.
Hadi oradan! Ne yapacaktık? Vergisini veren her yurttaş hesabını kuruşu kuruşuna sorma hakkına da sahip ve deprem vergilerini nereye harcandığını bilmek zorunda.
Sanatçı, halk adamı, Haluk Levent topladığı paranın hesabını, “sizin paralarınız nereye gittiğini bilmek de sizin hakkınız” diye halka hesap veriyorsa biz de devlete ödediğimiz deprem vergilerinin nereye harcandığını hesabını sorabilmeliyiz.
“ Gayem siyaset yapmak değil sadece bir gerçeği vurgulamak “ diye söze kendince kurnaz bir giriş yaparak başlayan Ankara’nın görevden alınan devrik eski Başk(g)anı İ. Melih Gökçek ne yazık ki yaptığı kirli siyaseti ile memleketin en kederli günlerinde sözüm ona Ecevit dönemini karalıyor! Ecevit’in o dönemde deprem bölgesinden haberdar olmadığını, kendisinin koşup gittiğini üstüne basarak söylüyor.
Unutma Devrik başgan, hep aklında kalsın Ecevit’in kulağına “ Kamuoyu algısı gayet iyi efendim” diye üfleyen bir Vali(si) olmamıştı. İyi ki bu yollara başvurmamış. Tarihe ve gönüllere İnsanların acıları üzerinden, SHOW ADAMI Ecevit değil, İNSAN Ecevit olarak geçti.
UMKE gönüllüsü Emine Kuştepe’nin depremzede Azize ile telefon görüşmesi ve gösterdiği olağanüstü çaba ile depreme damgasını vuranlardan biridir. İçişleri Bakanı Soylu ise Suriye’li Mahmut’u bağrına basarak, o kanal senin bu kanal benim demeç vermedikleri yer kalmadı. Hatta bir ara duygusallaşıp gözleri buğulandı. Suriyeli Mahmut’u parlatıp, cilalayanlar hatta ödül olarak ailesiyle birlikte iki dudak arasındaki lafla jet hızıyla Türk vatandaşlığına
geçirmeleri, Suriyeli mültecilere sempati duymamız için planlanmış bir algı mıydı? Peki işe yaradı mı? Elbette hayır!
Bir diğer kahraman ise “Seni buradan çıkarmadan hiç bir yere ayrılmayacağım” diyen Jandarma Astsubay Zehra Yıldız’dan başka biri değil.
Bütün ulusal TV’ler ne Emine Kuştepe’yi, ne Zehra Yıldız’ı ne ordumuzun yardıma koşan değerli erlerini, ne itfaiye erlerini, ne HDP’li belediyelerin gönderdiği yardım kamyonunu bölge valisinin geri çevirdiğini, nede depremi duyar duymaz tüm imkanları seferber eden Türkiye’nin dört bir yanındaki CHP’li belediyeleri göremedik! Göstermediler!
Er geç adalet tecelli eder.
Yapılan hukuksuzluklar bir bir su üstüne çıkar.
Depremle ilgili son söz Hak, Hukuk, Adalet diye Ankara’dan İstanbul’a ayakları patlayıncaya kadar yürüyen CHP Genel Başkanımın olsun.
“Vergi veriyorum.. Nereye harcıyorsunuz? …Bu sorunun cevabını bütün demokrasilerde siyasi iktidarlar vermek zorundadır”